Kırgızistan’daki Bişkek Türk Büyükelçiliği konutunda geçen bir olayı paylaşmak isterim. Resepsiyona katılan Kırgız yetkililerden birisi Büyükelçi'ye hitaben teşekkür konuşmasına; “ Türkiye Respublikasının örmetlüüü (hürmetli) Baş Hizmetkârı.. ..” diyerek söze başlamıştı. Başlangıçta çoğunluğumuz “baş hizmetkâr” kelimesine takılmış, sonrasında ise Kırgız yetkilinin saygı ifadesini anlamanın rahatlığı ile gülümsemiştik. Biraz zaman geçince devlet görevlilerimizin, aynı zamanda insanlarımızın ücretli hizmetkârları olması gerektiğini hatırlamıştık. Fakat uygulamada öyle mi diye kendimize sormadan edememiştik. İnsanlarımız biraz para veya makam sahibi olunca huy değiştirebiliyorlar. Kibir kelimesinin karşılığı olan davranışlardan kaçınmayabiliyorlar. Günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız bazı makam sahiplerinin yürüyüşlerindeki farklılık, masalarının gerisinde koltuklarına sığamıyormuş gibi görüntü vermeleri onları büyütüyor mu? Bazen tanınmayacak hale gelebiliyorlar. “Kibir” kelime olarak bile insanı rahatsız ediyor. “Bazıları yönetmek için vardır” felsefesini açıktan dile getirenlere ve hayatına
uygulayanlara şahit oluyoruz. Kendini diğerlerinden üstün görme eğilimi yerine “her şeyden önce insanız” anlayışı daha rahatlatıcı değil mi? Önceliği insanlık olanların kendilerinin mutlu olduklarını, çevrelerine de mutluluk verdiklerini düşünüyorum.
uygulayanlara şahit oluyoruz. Kendini diğerlerinden üstün görme eğilimi yerine “her şeyden önce insanız” anlayışı daha rahatlatıcı değil mi? Önceliği insanlık olanların kendilerinin mutlu olduklarını, çevrelerine de mutluluk verdiklerini düşünüyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder