İnsanlar yaşadığı yeri seviyor. Önce kendi çevremizi beğeniyoruz. Sonra diğer güzellikler bizde de olsun istiyoruz. Bizim buralar da güzel. Bakmasını bilene mutluk veriyor. Baharın gelmesiyle çevrenin değişmesi düşünen insanı daha da çok düşündürüyor. Dalların ucundaki tomurcukların giderek büyümesi, çiçeklerin açması, ortaya çıkan arılar ve diğer böcekler insanlara sanki mesaj veriyor. Torunumla dışarı çıktığımızda yol kenarlarındaki bitkiler, bahçelerden sokaklara taşan meyve ağaçları, erguvanlar, mor salkımlar insana mutluluk veriyor. Onca araç gürültüsü ve geride bıraktıkları atıkların üstesinden gelerek sokakları kaplayan hanımeli kokusunu da unutmamak gerekir. Parka gitmek için sokağa çıktığımızda ağaçlar üzerindeki çiçekler, kendini belli etmeye başlayan meyveler günlük eğitim konumuz oluyor. “Bu ceviz, daha çok küçük, büyüyecek, olgunlaşınca yiyeceğiz”, “bunlar da kiraz, bak şimdi yeşil, kırmızı olunca onları da yiyeceğiz”, “aaa arılar çıkmış, çiçeklerin içine girip bal topluyorlar, hani evimizdeki bal var ya, işte arılar böyle çalışıp bizim için bal yapıyorlar”,”yağmurdan sonra bahçelerdeki salyangozlar ortaya çıkmış, bizden korkmasın biraz uzak duralım”, “bu çiçekler ne kadar da güzel kokuyor, onlar hanımeli”. Sohbet böyle devam ediyor. Sıkılmaya başlamadan konuyu değiştirip parka doğru yol alıyoruz. Şehrin yoğunluğu arasında
varlığını koruyan tabiatın canlılığı her gün yeni eğitim konumuz oluyor.
varlığını koruyan tabiatın canlılığı her gün yeni eğitim konumuz oluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder